Sefer Günlüğü

28/05/2012

Sabaha güzel ama yine kapalı bir hava ile başladık. Hatta limandan ayrıldıktan kısa bir süre sonra sağanak yağmura yakalandık. Yaz yağmuru güzeldir ancak neredeyse Haziran ayında olmamıza rağmen bunlara yaz yağmuru demek pek mümkün değil çünkü hava hala soğuk. Üstelik dışarıda yattığımızdan yataklarımız da ıslanıyor. Neyse ki yağmur uzun sürmüyor ama yine de bir gün önce istavroz yerleştirdiğimiz mağaralara geldiğimizde yine herkes titreye titreye suya giriyor. İlk mağaraya cihazı sorunsuz yerleştiriyoruz. Ancak son mağarada işler kesat gidiyor. Önce dün yapılan harcın sağlam olmadığını görüyoruz. Onu sağlamladıktan sonra foto-kapan arıza veriyor. Bazen mağara içindeki rutubet cihazın çalışmasını engelleyebiliyor. O yüzden Meltem tedarikli; yanında hep bir yedek bulunduruyor. Ancak aksilik olacak ya o da arıza veriyor. Mağaranın ağzında botta bekleyen Serdar Lamas’a dönerek üçüncü bir cihaz daha getiriyor ve o da çalışmıyor. Ali, var bu işte bir uğursuzluk diyerek vazgeçmeyi önerse de Meltem 2  gün önce görülen fokun bu mağarayı kullanma olasılığı yüksek olduğundan azmediyor ve cihazı sonunda çalıştırıyor.

Bu arada bölgede yaptığımız sohbetlerde sürekli bir mağaradan bahsediliyor. Hatta rivayete göre bir balıkçı sular çekikken kayığını içine sokmuş, ardından sular tekrar yükselince mağaranın içinde mahsur kalmış ve kayığını kurtarmak için batırarak çıkartmak zorunda kalmış. Çıkarttığımız mağara envanterine bakıyoruz; tarif edilen bölgeyi Mertkan taramış ve orada bir mağara bulmuş. Ancak içine kayık girebilecek kadar geniş ağzı olan bir mağara değil. Tekrar o mağaraya gidiyoruz ve gerçekten de sular çekildiğinde içine mağaranın ağzının içine küçük bir kayık girebilecek kadar açıldığını görüyoruz. Yedinci foto-kapanımızı da buraya yerleştiriyoruz. İş bitince ilk gün Ali’nin görüp koordinatlarını aldığı; ardından başka bir yerde Meltem’in gördüğü uzun dikenli deniz kestanesinin fotoğraflarını çekmek için Aşırlı Adasına geri dönüyoruz. Mertkan, Ezgi ve Özge kıyıyı taramak üzere suya giriyor. Ali, Meltem ve Serdar da hem ödünç aldıkları bardakları geri verip veda etmek, hem de posterlerimizden bırakmak üzere Smuggler’s Inn’e gitmek için bota geçiyor.  Ezgi suya girdikten birkaç dakika sonra “buldum!!” diye bağırıyor. Kestanenin fotoğrafları çekiliyor ardından Lamas’taki örnekleme tankımıza alıyoruz. Kısa Smuggler’s Inn ziyaretimizin ardından araştırmanın Kaş-Kekova kısmını şimdilik tamamlayarak gecelemek üzere Olympos’taki Ceneviz koyuna doğru yola koyuluyoruz.  Projemizin ana hedefi Kaş-Kekova’da yeni bulduklarımıza ek olarak Kuzeydoğu Akdeniz’de bugüne kadar bulduğumuz ve foklar tarafından kullandığını belgelediğimiz önemli mağaraların tamamına foto-kapan yerleştirmek ve böylece mağaraları aynı anda kontrol edebilmek. Bu kapsamda izleyeceğimiz mağaralardan bir bölümü de Gelidonya burnu civarında. İçlerinden biri üreme mağarası olabilecek nitelikte. O mağarada daha önce hiç kullanmadığımız farklı bir foto-kapan deneyeceğiz. O yüzden Ceneviz koyuna kadar yeni cihazın kullanım kitapçığı tekrar gözden geçirilip, son ayarlarını yapılıp ertesi gün kullanıma hazır hale getiriyoruz. Güneş batarken de Ceneviz koyuna giriyoruz. 

Sefer Günlüğü