27/05/2012Pazartesi günü bulduğumuz mağaraların birinde sualtından uzunca bir giriş vardı. Girişten sonra uzunca bir koridor boyunca ilerleniyor ve havalı bir odaya çıkılıyor, bu kısımdan sonra da mağara genişliyordu. İleride havalı çıkış olup olmadığı belli olmadığı için daha ileri gitmemiştik. Bugün sabah erkenden o mağaraya tekrar gidiyoruz. Ali ve Serdar mağaraya bu defa tüple dalıyor. İlk gördükleri odanın yanında iki havalı oda daha buluyorlar . Bir tanesinde dar da olsa bir platform var. Ancak daha önce böyle bir mağaraya foto-kapan kurmadık. Çalışıp çalışmayacağından emin değiliz. O yüzden şimdilik sadece mağarayı envantere işleyip pruvamızı botların benzinini yenilemek üzere Kaş’a çeviriyoruz. Bugün hava diğer günlerin aksine çok güzel. Tatlı bir lodos var ve güneşli. Böyle günlerde yüzmek ayrı bir zevk oluyor. Suya atladıktan sonra zamanın nasıl geçtiği dahi anlaşılmıyor. Günün geri kalanında Kaş ile Kekova arasını tarıyoruz. Hava ile birlikte şansımız da dönüyor; daha doğrusu James Boat ekibinin şansı dönüyor. Beş tane çok güzel mağara buluyorlar. Girişi dışarıdan belli olmayan, tam aradığımız cinsten fokların diğer mağaralarda rahatsız edildiklerinde kısa süreli kullandıkları dinlenme mağaraları. Mağarayı bulan bir de isim veriyor. Serdar mağaralardan birine Kaş’ta çalışan ve yakın zamanda kaybettiği arkadaşı Umut’un adını veriyor. Bir diğerine ise ekiptekilerin isimlerinin baş harflerinden türettikleri SEM adını veriyorlar. Öğle yemeği için buluştuğumuzda günün geri kalan bölümü için yaptığımız planı değiştirip hemen mağaralara geri dönüyoruz. Bazı mağaralar çok güzel olmasına rağmen dalgaya açık olabiliyor. Böyle mağaralara foto-kapan takmak biraz riskli. Kullandığımız cihazlar karada kullanılmak için üretilmiş. Deniz için ek önlemler alıyoruz ama yine de dalgaya maruz kalmaları durumunda cihazlar zarar görebiliyor. O nedenle beş mağaradan üçünü seçip foto-kapan yerleştiriyoruz. Mağaralara foto-kapan kurmak biraz meşakkatli. Önce foto-kapanın tutturulacağı bir altlık hazırlanıyor. Bunun için demirden hazırladığımız üzerinde oynak kolları olan istavrozları kullanıyoruz. İstavrozları da mağaranın duvarlarına önce çivi ile tutturuyor sonra içine mağaranın çamurundan karıştırdığımız beyaz çimento ile sağlamlıyoruz. Genellikle de cihazlar mağaraların tavanına takılıyor. Bazı mağaraların tavanı çok yumuşak malzemeden oluşuyor. Hatta bazen yanlış vurulan bir çekiç darbesi ile kafamıza koca taşların düştüğü de olmuyor değil. Bugün foto-kapan takılacak mağaraların tavanları da öyle yumuşak malzemeden. O yüzden istavrozu taktıktan sonra kurumasını beklememiz gerekiyor. İstavroz takma işi tamamlandıktan sonra Lamas’a dönüp bir saat kadar bekliyoruz. Ancak ilk mağaraya geri döndüğümüzde çimentonun henüz kurumadığını görüyoruz. Bu arada saat de epey ilerliyor, gün batmak üzere. Hava kararmadan Kaş limanına girip kendimize yer bulmak istiyoruz. O yüzden sadece iki cihaz takıp gerisini ertesi güne bırakıyoruz. Limana vardığımızda yine şansımız yaver gidiyor ve uygun bir yer buluyoruz. Yemekten sonra bizi ziyarete 2 gün önce ekipten ayrılmak zorunda kalan Gülfem geliyor. Bizden ayrı kaldığı zamanlarda Kaş’ta bizim için bilgi toplamış ve 2 gün önce adalar civarında fok görüldüğünü söylüyor. Ardından hep beraber Kaş’da şansımızın dönmesini kutluyoruz. |
Sefer Günlüğü |