21/05/2012Henüz Mayıs ayındayız; o yüzden de sular henüz ısınmadı. Tatlı su girdisi olan bazı yerlerde su o kadar soÄŸuk ki yüzerken insanın nefesi kesiliyor. O yüzden denize çıkışı biraz geç bir vakte alıp planımızı 8’de botlar hareket edecek ÅŸekilde yapıyoruz ancak ekip erkenci. Serdar ve Meltem fotograf çekmek için kıyısında demirli olduÄŸumuz adanın tepesine çıkıyorlar. Sabah kahvaltıda sucuklu yumurta var. Kahvaltının ardından botlara atlıyoruz. Hava sakin olduÄŸundan planımız Kekova adasının güney sahilini ve oradaki diÄŸer minik adaları taramak. Toplam 4 maÄŸara buluyoruz; ancak bunlardan sadece bir tanesi fotokapan kurmaya elveriÅŸli. Saat 12’ye kadar yüzdükten sonra Lamas’a geri dönüyoruz. Bugün hızımız düne göre biraz daha arttı. MaÄŸaralarda oyalanmamıza raÄŸmen iki ekip toplam olarak 10.5 km yüzmüÅŸ. Lamas’a geldiÄŸimizde Özge Tutar’ın da geldiÄŸini görüyoruz. Özge Pazar günü yapılan KPDS sınavına katılmak üzere Mersin’de kalmıştı ve Kekova’ya uzun bir otobüs yolculuÄŸu ile geldi. Uzun yüzüÅŸün ardından kurt gibi açız. ÖÄŸle yemeÄŸinde Ahmet kaptandan sürpriz. Ahtapod salatası ve humus. Yine yemekten sonra 45 dakika kadar istirahat edip tekrar botlara atlıyoruz. Bu defa KaÅŸ - Kekova Özel Çevre Koruma Alanı’nın doÄŸu sınırı ile Lamas’ı demirlediÄŸimiz adanın kara tarafını çalışıyoruz. Burada su o kadar soÄŸuk ki yüzerken baÅŸ aÄŸrısı yapıyor. Yüzme iÅŸi bitince KaÅŸ’a doÄŸru yola çıkıyoruz. Ahmet kaptanın hastaneye gidip kontroldan geçmesi gerekiyor. Yolda hava sertleyince arkamızda çektiÄŸimiz botlarımız hasar görmesin derken bir kaza daha geçiriyoruz. Kıç tarafta unutulan çapa botlardan birine batıyor ve botumuzu patlatıyor. Burada onarılması mümkün deÄŸil. NeÅŸemiz kaçıyor, zira bu yola çıktığımızdan bu yana başımıza gelen kimbilir kaçıncı aksilik. Botu içeri alıp yolumuza devam ediyoruz. Daha 10 dakika geçmeden peÅŸimizde çektiÄŸimiz diÄŸer botun yerinde olmadığını farkediyoruz. O sert havada ipinden boÅŸalan botun kayalara çarpıp parçalanması hiç de olmayacak birÅŸey deÄŸil. O yüzden hemen geldiÄŸimiz rotadan geri dönüyoruz. Aladdin’in keskin gözleri az geçmeden denizin ortasında bata çıka sürüklenen botu görüyor ve kayalara çarpmadan botumuzu kurtarıyoruz. Aksilikler bitmiyor. Gece yaÄŸan çiÄŸden korunabilmek için altın uyuduÄŸumuz tentemizde sert rüzgarda paramparça oluyor. Üstüne üstlük bir de yaÄŸmur baÅŸlıyor. Güvertede gece ıslanmadan nasıl uyuyacağımızı kara kara düÅŸünmeye baÅŸlıyoruz. KaÅŸ limanına girdiÄŸimizde ise her ÅŸeyi bir kenara bırakıp KaÅŸ limanını tepeden gören çok hoÅŸ bir yerde bir ÅŸeyler içiyoruz. Yemekte ise Mersin’de yakalanan barbunlar bizi bekliyor; üstelik Kazım kıraztıyor. İddialıyız, kimse barbunu Kazım’dan güzel kızartamaz. Yemekten sonra bütün gün yüzmek Meltem’i kesmemiÅŸ olsa gerek bisikletine atlayıp KaÅŸ gezisine çıkıyor. Meltem ekipteki en ÅŸanssızımız. Bütün kazalar onu bulur. O yüzden geri dönmesi biraz gecikince geri dönene kadar geride kalanlar biraz endiÅŸeleniyor. Neyse Meltem’de saÄŸ salim döndükten sonra aksilikleri bol bir günü KaÅŸ limanındaki havai fiÅŸek gösterisi ile tamamlayıp dinlenmeye çekiliyoruz. |
Sefer Günlüğü |