25/05/2012Bugün yola çıkalı tam bir hafta oldu ancak hala beklediğimiz gibi içimize sinen bir mağara bulamadık. Aksi gibi bu sabah lodos çok erken bastırdı. O yüzden çalışabileceğimiz tek yer Aperlai’nin doğu tarafı. Bugün Gülfem’in son günüydü. Ekipten ayrılıp Kaş’a geçmesi gerekiyor. Onunla vedalaşarak Aperlai koyunun dibindeki Yörük Ramazan’ın iskelesine gidip oradan çalışmaya başlıyoruz. James Boat güney kıyıyı, diğer bot kuzeyi tarıyor. Ancak burada su mağara olamayacak kadar sığ. O yüzden başlarda suya girmemize gerek kalmıyor; kıyıyı botla tarıyoruz. Bu arada zodiac motorları için kullandığımız benzin azalıyor. Kekova’da benzin alabileceğimiz yer de yok. Bu arada Mertkan’ın aklına bir fikir geliyor ve yağmurluğundan yelken yapıyor. Sert rüzgardan faydalanarak hiç benzin harcamadan kıyıyı tarıyoruz. Bu arada tam yelkenin keyfini çıkartırken kıyı derinleşmeye ve mağara için uygun hale gelmeye başlıyor. Öyle olunca suya girmek gerekiyor; ancak esen rüzgarla birlikte su buz gibi oluyor ve aksi gibi bu kıyıda da tatlı su girişleri çok fazla üşümemek elde değil. Planladığımız alanı tarandıktan sonra kıyıda hoş bir iskele buluyoruz ve ısınmak amacıyla burada kısa bir mola veriyoruz. Ancak iskelede bile rüzgar çok sert. Bu bize öğleden sonra çalışmanın mümkün olmayacağını gösteriyor. Sabah biz denizdeyken Üçağız’a bağlı Sahil Güvenlik botunun komutanı Lamas’a geliyor ve izinlerimizi görmek istiyor. 2011 yılı için planladığımız bu araştırma seferinin 2012 yılına sarkmasının nedenlerinden biri de izinler. TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projenin başvuru aşamasından Orman ve Su Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğünden izin alınması gerekiyor. Bu izinlerin alınması uzun sürdüğünden geçen sene sezonu kaçırmıştık. Sefere çıkmadan önce çalışacağımız bölgedeki mülki amirliklerine ve kolluk kuvvetlerine bilgi notu ile birlikte aldığımız izinleri de yollamıştık. Ancak çalışılacak bölgenin Özel Çevre Koruma Alanı olması nedeni ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığından da izin almamız gerekti. Sahil Güvenlik komutanı ise bölgenin Sit Alanı olması nedeni ile Kültür Bakanlığından da izin almamız gerektiğini hatırlattı. Neyse ki artık çalışmanın sonuna geldik; buralarda biraz daha oyalansak bu araştırma için izin almadığımız bakanlık kalmayacak gibi görünüyor. Denizde pazar günleri kuru fasülye günüdür bugün bir istisna yapıp öğle yemeğinde kuru fasülye yiyoruz. Artık Üçağız civarı yapacak işimiz kalmadığı için kumanya eksiklerimizi tamamlayıp Aperlai’de Yörük Ramazan’ın iskelesine aborda oluyoruz. Hava hala çalışılmayacak kadar sert. O yüzden günün geri kalanının Aperlai harabelerini gezerek değerlendirmeye karar veriyoruz. Bu arada Rıza-Feyza çiftinin sevimli sevimli oğulları Ada’yı tekrar görmeyi de umuyoruz. Aperlai’de bizi Cesur karşılıyor; ancak fazlaca samimi olan bu karşılamadan sırası ile Meltem, Ali ve Ezgi nasiplerini alıyor. Bu arada Aperlai’nin Likya yolu duraklarından biri olması nedeni ile burada yürüyüşçülere sıklıkla rastlıyoruz. Dönüş yolumuzda bu yaz tek başına Likya yolunu yürüme planları yapan Meltem; Purple House’da yürüdüğü yerlerin güzelliği gülüşüne yansımış çok hoş bir hanım olan Sevgi le tanışıyor. Likya yolunu Fethiye’den başlayarak Aperlai’ye kadar tek başına yürümüş. Hemen heyecanlı bir sohbet başlıyor; nasıl; zor mu; korkmuyor musun?.. Sohbete akşam yemeğinde devam etmek üzere Sevgi’yi teknemize davet ederek geri dönüyoruz. Artık hava sakinleştiği için Lamas’ta gece mangal sefalarına başlama zamanı. O yüzden bu akşam menümüz zengin. Alışveriş imkanı kısıtlı olan Üçağız’da Ahmet kaptanın becerikliliği sayesinde bulduğumuz et ile yapılmış şiş kebap ve yine Ahmet kaptan usulü Adana Köfte. Yemekten sonra hep birlikte Sevgi’yi çadırına bırakıyoruz derken bir geceliğine Meltem de Sevgi ile kalmaya karar veriyor. |
Sefer Günlüğü |