Sefer Günlüğü

22/05/2012

Sabah limanda önce dün patlayan botun yerine yedeğini kurduk. Tabii bu bot artık Kadir İnanır değil, yeni isim bulmak gerekiyordu. Mertkan rüyasında görmüş, ismini “Rocco” koyduk. İş bitince hemen yola çıktık. İlk ekip Limanağzı’nda suya girip yüzmeye başladı. Bu bölge çok berrak ancak aradığımız gibi, fokların kullanımına uygun mağara yoktu. Çalışmaya başladıktan sonra doğudan hava sertleşmeye başlıyor. Kuytudan kuytudan çalışabildiğimiz kadar yüzüyoruz. Ancak rüzgar devam ettikce dalga yükselecek endişesi ile kuytuda kalan Aperlai koyunun batı ucuna geçiyor ve koyun içine doğru yüzmeye başlıyoruz. Bu arada Kaş’da kalan Lamas ekibi botlar için kullandığımız benzinimizi yedekliyor, boşalan tatlısu tanklarımızı doldurup; kumanya eksiklerimizi gideriyor; yol boyunca sıkıntı yaratan mazot filtremizi yeniliyor. Lamas ekibinin işleri bitince haberşip; çalışmayı bitirdiğimiz yerde buluşmayı planlıyoruz. Ancak yine aksilikler peşimizi bırakmıyor ve Kaş limanından tam çıkışta attığımız çapa bir başka teknenin zincirine dolanıyor. Dalıp çıkartmak gerekiyor. Ancak ekibimizde dalış yapabilecek herkes o anda Apelai’de ve Kaş limanına dönmek için ne hava uygun ne de benzinimiz yeterli. Ahmet Kaptan dalış teknelerinden yardım istiyor ve Alman bir turist yardım ediyor ve tekne selametle yola devam ediyor. Bu arada zodiac ekipleri de epey uzun süre yüzmüş ve epeyce de dalga yedikleri için iyice yorgun. Havanın sert ve kapalı olması, aksiliklerin üst üste gelmesi moralimizi iyice bozuyor. Lamas teknesi ile buluşana kadar açıkta hava yememek ve dinlemek üzere Aperlai’nin iç kısmına gidiyoruz. Bu arada güneş çıkıyor ve biraz ısınabiliyoruz. Aperlai o kadar güzel bir yer ki herkesin yüzü gülmeye başlıyor. Gün boyunca genellikle suda olduğumuz için genelde bir şey olursa diye yanımıza para almayı unutuyoruz. Bugün de yine öyle oldu. Apelai’ye geldiğimizde ilk gözümüze çarpan iki katlı çok hoş bir ev oluyor. Bahçesinde de gençten bir adam çalışıyor. Bizi görünce sığlıkları işaret ederek koyun dibindeki iskeleye yanaşmamıza yardım ediyor. Adının Ertuğrul olduğunu öğreniyoruz. O güzel evde yaşıyormuş. Hepimiz çok kıskanıyoruz. Yanımızda para yok ama nasıl olsa Lamas gelip bizi bulacak diye veresiye bir şeyler içebileceğimiz bir yer olup olmadığını soruyoruz. Komşusunu gösteriyor. Komşusu Rıza, karısı Feyza dünyalar tatlısı oğulları Ada ve dalgıç olan kardeşleri Bekir ile tanışıyoruz. Hepsi çok hoş, çok cana yakın insanlar. Bekir bizimle Kemer civarındaki foklar ile ilgili deneyimlerini paylaşıyor. Daha oraya doyamadan Lamas koyun ağzında görünüyor. Hepimiz kurtlar gibi açız ve burnumuza Lamas’dan güzel yemek kokuları geliyor. Türlü, bulgur ve cacık..

 

Yemek sonrası nihayet güneşe kavuşmanın keyfini bir gün önce parçalanan tentemizin altında şekerleme yaparak çıkartıyoruz. Vücutlarımızda yeterli ısıyı depoladıktan sonra Aperlai’nin buz gibi sularına atlayıp yüzmeye başlıyoruz. Rocco kuzey kıyıyı, James Boat güney kıyı tarıyor. Burada mağara olmadığı gibi mağaraya benzer ve insanı “hah işte” diye heyecanlandıracak kovuk bile yok. Böyle zamanlarda bir de su bulanıksa uzun yüzüşler biraz sıkıcı olabiliyor. Ama bugün öyle değil, çünkü yüzerken karşımıza  bir sürü deniz kaplumbağası çıkıyor ve işin güzel tarafı yanlarına yaklaştığımızda korkup kaçmıyorlar. Hava kararmaya yüz tuttuğunda Lamas gelip Zodiac ekiplerini topluyor. Bu arada Gülfem’i arkadaşı Cenk Metinkaya ve Koray Gökçen arayıp yarın için çok sert lodos fırtınası ihbarı verildiği haberini iletiyorlar. Biz de hem sığınabileceğimiz en güvenli yer olduğu için ve çalışacağımız alana yakın olması nedeni ile Üçağız’a gitmeye karar veriyoruz. Lamas’ı iskeleye bağlandıktan sonra ekip hemen gün boyunca toplanan verileri bilgisayara geçirmeye başlıyor. Ahmet Kaptan ise akşam yemeği için çiğ köfte hazırlıyor. Çiğ köfte eşliğindeki bu enfes yemeğin ardından gece yıldızların altında güzel bir uyku çekiliyoruz. 

Sefer Günlüğü